Yeni ürünler

Yazmak mı?.. Yazdırılmak mı?..

Bu kitaptaki dizeler; daha önce yazılması planlanmamış, bir anda şairin kalbine yansıyan, kelime elbisesi giymiş ilhamlar olduğu hiç şüphesizdir.

Bu dizeleri okuduğunuzda kâh derin deneyimlerle kâh dinî motifin ezberbozan anlamlarıyla karşılaşacaksınız. Duyguların doruğuna ulaşacağınız bazı dizelerde kendinizi bulacak ve o dizeleri ruh dünyanızda yeniden yorumlayacaksınız.

ÇOCUKLARA

Oyunlar yükledim bulutlara,
Sonra:
Dostluk, iyilik, cesaret,
Bir de kardeşlik…
Eşit paylaştır hepsine,
Sakın atlama,
Ve ayırma hiç birini.
Dünyanın neresinde olursa olsun,
Verin bütün çocuklara,
Gecikmeden,
Büyümeden kavuşsunlar,
Sindirsinler içlerine,
Doya doya oynasınlar,
Dostluk, sevgi, barış dağıtsınlar,
Kötülük sarmadan dünyaya...

Aslında hiçbir şey tesadüf değildi.

“Hayat bir çölen tadında yaşanmalı... Yanan odunun kokusudur güzel olan; çıtırdaması, yüzünüzü kavurması... O her biri ayrı şekillerde yaratılmış olan kar tanesi, eğer yağarken yüzünüze değmiyorsa; ne güzelliği olabilir yağıyor olmasının! Bir kafeteryada zaman geçirmek için içtiğiniz çayın ne lezzeti olabilir, hissetmiyorsanız! Tören gibi olmalı o çayın her yudumu.
“Aşk akıl tutulmasıdır, evet böyle düşünüyorum. Ve sanırım senden daha az âqşık değilim. Çünkü ben de artık gitmek istemiyorum. Kalmak, seninle olmak istiyorum. Hatta şu an burada senin omzunda ölüp gitsem, bu beni mutlu eder. anlamı var mı? Yok! İnsan ölüp gideceğini bilse mutlu olur mu yine de? Akıllıca mı bu? Hayır!
Ama zaten AŞK da bu.”

  Küçük Karınca Nes “neden?” sorusunu sormaktan hiç bıkmadı. Bu sayede birçoklarının bilmediği gerçeklere ulaşabildi. Bu gerçekleri değiştirmek adına verdiği mücadelede rakibinin ne cüssesi ne de toplumdaki yeri O’na engel olamadı. Bu sayede hem dev bir vahşi ayıyı, hem de kolonisinin kraliçesini yenebildi.

Unutmayın cesaret cüssede değil yürektedir.

Özgürlük en değerli varlığımızdır ve herkes özgür yaşamaya özenir ama birçoğu onun bedelinin ne kadar ağır olduğunun farkında bile değildir. Paspal, bu bedeli Dikkuyruk’tan öğrendi.
Sadakat, size sevdiklerinizle birlikte konforlu bir yaşam sunar ama yeri geldiğinde en değerli varlığınız olan özgürlüğünüzden özveride bulunmanız gerekir. Dikkuyruk da bu özveriyi Paspal’dan öğrenecek.
Peki hangisi daha değerli sizce?
Paspal’ın Oduncuya sadık kalmak adına özgürlüğünden vaz geçmesi mi yoksa Dikkuyruk’un özgür olmak adına yaşadığı zor ve yıpratıcı yaşam mı?

Akşam saatlerinde evinizin balkonundan şehrinizi izlerken ışıkları yanan binlerce eve bakıp şunu düşündünüz mü hiç? Karşıdan görünen her bir küçük ışık, yaşanan bir hayat demek. Kiminde ne acılarla kıvranırken, kiminde belki de en mutlu gün yaşanıyor. Kiminde ise yalnızca nefes alıp verilerek, her gün olduğu gibi önrümüzdeki sayılı günlerden birinin daha üstü çiziliyor. Bunlar gözümüzün önünde olup da göremediğimiz hayatlar. Ya gözümüzün önünde olmayan ve asla gidip göremeyeceğimiz bir boyutta yaşanılan bazı hayatlar varsa? Sen, yapayalnız şehrin ışıllarını seyreden adam! Sahip olabileceğin en büyük aşk için ne kadar uzağa gidebilirsin, neler feda edebilir ya da ne kadar korkuyu göze alabilirsin?

     Okuyacağınız bu roman, tarihin duvarlarını delip farklı kültürleri bir araya getirmiş, dost, arkadaş, aşk tadında bir roman olup…
      Neye hayran kalacağınızı ve nasıl yol alacağınızı, sizin belirleyeceğiniz bir kitaptır.
      
Tarihin rutubet ve nem kokan caddelerinde dolaşırken ülkelere, tarihe, aşka, kadere, vb. düşüncelere ne kadar yabancı olduğunuzu görecek, “Ben kimim? Neredeyim? Neyi istiyor? Nasıl yaşıyorum?” sorularını soracak ve tek karakterde birçok hayat bulacaksınız.
       
Bu kadar ipucu yeterliyse, hadi sayfaları karıştırmaya başlayıp okuyalım. Bakalım, siz romanın hangi karakteri olacaksınız? 

Bir an düşünceye daldı… Ağır, tatsız, öfkeli bir düşünceye. İnsani olan her şeyin boşluğunu, faydasızlığını, bayağı sahteliğini düşündü. 
İnsan hayatının bütün aşamaları birer birer belleğinden geçti. O sırada geçmiş yaşamını gözünün önüne getirdi ama yaşamının hiçbir aşamasını beğenmedi.
Her yerde suyun bir kalbur içine sonsuza değin dökülüşü, havanın sonsuz dökülmesi, her yerde hep kendi kendini aldatmak, tıpkı ağlamasına olanak vermediği sürece bir çocuğu eğlendiren bir oyuncak gibi…
Yüz yıla yakın ömrünü bir kez çiçek açabilmeye harcayan Agave bitkisi gibi, insan ömrü bir güzellik yapmak için yaşamaya değer (mi?)

Aşka aşık olmak, aşkın marifeti değildir.

Bilge Derviş diz üstü çöküp ellerini semaya kaldırmış, Allah’a niyazda bulunmuş. 

“Ey güzel Allahım! Bu topraklarda doğan kız çocuklarını öyle yiğit, öyle adaletli, öyle merhametli, öyle bilgili ve güçlü kıl ki Kral’ın askerlerine baş gelsinler.  Onların gittiği yerde huzur, mutluluk ve sevgi baş göstersin." demiş.